Dünya genelinde ve Türkiye’de evlilik ve doğurganlık oranları hızla düşüyor. Oysa ki Türkiye gibi geleneksel ailenin ön planda olduğu ataerkil toplumlarda evlilik oldukça önemli bir kavram. Doğurganlık oranlarının kadın başına 2.1 doğum olan nüfus ikame seviyesinin altına düşmesi ise nüfusun azalmasına neden oluyor. Özellikle Z kuşağının evlilik ve çocuk kavramlarına sıcak bakmamasının ardındaki temel neden ise merak ediliyor. Psikolog Elif Zahide Gök, son yıllarda sık sık gündeme gelen evlilik ve doğum oranlarındaki azalmanın nedenleri hakkında Haber7.com izleyicileri için önemli açıklamalarda bulundu.
GENÇLER EVLİLİK FİKRİNE NEDEN SICAK BAKMIYOR?Bireylerin hayatını şekillendiren bir yapıdan çok daha fazlası olan 'aile', toplumu oluşturan değerlerin kuşaktan kuşağa aktarıldığı en önemli kurum. Türkiye gibi geleneksel ailenin önemli olduğu ataerkil toplumlarda bu oranlardaki düşüşü değerlendiren Psikolog Gök, şöyle konuştu:
"Ekonomik sebepler elbette önemli. Ancak evlenmenin bu kadar maliyetli olması da kişinin tercihiyle şekillenmektedir. 'Her şey tam olsun, hiçbir şey eksik olmasın' bakış açısı ciddi bir soruna yol açıyor. Bu konuyu psikolojik olarak değerlendirdiğimizde ise gençlerin 'sorumluluk' duygusundan kaçtığını görebiliyoruz. Adeta bir Prens ve Prenses gibi büyütülen gençler, bir eş olmanın, evliliğin ve hatta anne-baba olmanın yükünü taşımakta zorlanabiliyorlar. Benmerkezci, bireysel yaşamayı seven ve yalnızca kendisine yatırım yapan gençler, bunu bir başkası için yapmaktan ve paylaşmaktan çekiniyor."
"SORUMLULUKLARI CEZALANDIRICI DUYGULAR OLARAK ALGILAYABİLİYORLAR"Özellikle 'Z' kuşağının evlilik fikrine karşı daha mesafeli yaklaştığını sözlerine ekleyen Psikolog Gök, bunda uzmanların da rolünün olduğuna dikkat çekti ve "Bu noktada ebeveynler 'Çocuğunuz bir birey, onu önemseyin, onun isteklerine kayıtsız kalmayın' mesajını uygularken ölçülü davranmakta zorlandı. Neredeyse ailenin reisi ve ailenin merkezi olan kişi 'çocuk' olarak belirlendi. Elbette her çocuk biricik ve özeldir ancak 'prens' ve 'prenses' değildir. Öte yandan 'çocuk hep mutlu olmalı' fikri de bir mecburiyet olarak yansıtıldı. Sorundan kaçan ve sürekli bir mutluluk mecburiyetinde hisseden çocuklar, hayatın bu şekilde olması gerektiğini öğrendi. Oysa ki bir ilişkide sorunlar çıkabilir ve alttan alınması, fedakarlık yapılması ve sessiz kalınması gereken durumlarla karşılaşılabilir. Bu şekilde büyütülen çocuklar ileride yetişkin olduğunda bunları cezalandırıcı duygular olarak algılayabiliyor. Çünkü bu çocukların her zaman ödüllendirildiğini görüyoruz." diye konuştu.
"AİLE BAĞI BİRÇOK KİŞİ İÇİN AİLE BASKISI ANLAMINA GELEBİLİYOR""Evlilik algısını toplumda olumlu bir yöne çevirmek için neler yapılabilir?" sorusunu yanıtsız bırakmayan Psikolog Gök, "Bunun için öncelikle aileye dair algıları değiştirmek gerekmektedir" diyerek şu ifadeleri kullandı:
"Aile bağı birçok kişi 'aile baskısı' anlamı taşıyabiliyor. Burada bireyselliğe önem verilerek aile bağı kurmanın sağlıklı bir şey olduğunu öğretmek gerekiyor. Bunun yanı sıra ailenin en temel yapı taşı olan anne ve babanın psikolojik açıdan sağlıklı olması ve çocuğunu sağlıklı bir birey olarak yetiştirmesi gerekmektedir. Evlenmeden önce kişilerin mutlaka bir uzmana başvurarak hem bireysel hem de evlilik kapsamında bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu da gençler üzerindeki olumsuz algıları azaltacaktır."
"KONFOR VE RAHATLIK MI ÇOCUK SAHİBİ OLMAK MI?"Ülkemizde doğum oranlarında önemli ölçüde bir azalma gözlemleniyor. Birçok kişi anne ve baba olma fikrine karşı önyargılı bir bakış açısı benimsiyor. Kişilerin ebeveynlik fikrine uzak olmasının ardındaki sebepleri sıralayan Psikolog Gök, "Anne ve baba olmak isteyenlerin olgunluğunu tartışmak lazım. Yaş farketmeksizin çocuk benlikte kalan, zihinsel ve psikolojik olarak büyümenin gerçekleşmediği kişiler, anne ve baba olma fikrine sıcak bakamıyor. Daha temel bir sebep sunmak gerekirse o da bir nevi 'kolaycılık' olarak açıklanabilir. Çocuğu hayatının bir parçasından ziyade engel olarak gören kişiler, konfor alanından çıkmak istemiyor. Burada kişiler "Konfor ve rahatlık mı yoksa çocuk sahibi olmak mı?" gibi bir tercih içerisine girebiliyorlar. Kendini geliştirmiş ve psikolojik olarak olgunluğa ulaşmış kişilerin çocuk sahibi olması en sağlıklı olandır." diyerek sözlerini tamamladı.
#ESHAHABER.COM.TR #haber #gündem #sondakika #news #press #worldnews