Tayfun Daşdemir: “Her Beste Bir Hikâyeye Yaslanır”

Erzurum’dan İzmir’e uzanan yaşam yolculuğundan, sanat müziğinden sosyal projelere kadar geniş bir yelpazede üretim yapan Daşdemir ile müzik serüvenini, ilham kaynaklarını ve şarkılarının ardındaki gerçek duyguları konuştuk.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

1965 yılında Erzurum’un Dumlu Köyü’nde doğdum. Şu anda İzmir’de yaşıyorum. Küçük yaşlardan itibaren şiire ve müziğe büyük bir ilgim vardı. Bu ilgi zamanla beni besteler yapmaya yönlendirdi. Şu anda MESAM üyesiyim ve aktif olarak müzik üretmeye devam ediyorum.

Müzik yolculuğunuz nasıl başladı?

Tamamen içsel bir dürtüyle, gönülden gelen bir duyguyla başladı diyebilirim. İlk olarak keman sanatçısı dostum Ömer Fitil’in sözsüz bir bestesine söz yazarak başladım. Sonra sanatçı dostum Arif Gönüldaş, “Abi, sende cevher var. Bunları seslendir, kaydet, sakla.” dediğinde, içimdeki bu tutkuyu ilk kez dış dünyayla paylaşmaya karar verdim. O günden itibaren durmaksızın şiirler, sözler yazdım, bu yolculuktaki büyük destekçim bu şarkılarımı notaya döken kıymetli hocam, Ege Üniversitesi öğretim görevlisi Türker Atik tarafından notalara alınarak başladı. Kendisi bu alanda Türkiye’de ilk üçte gösterilen, en iyi notalama yapan hocalardan biridir. Şarkılarımı seslendirip ona gönderiyorum ve o da büyük bir titizlikle notalandırıyor. Bu süreçteki katkıları benim için çok değerlidir.

Ne tür besteler yapıyorsunuz?

Türk sanat müziğinden fanteziye, türküden sosyal mesaj içeren temalara kadar geniş bir yelpazede eserler ürettim. Doğu ezgileri taşıyan parçalar, hareketli melodiler ve duygusal slow şarkılar var repertuarımda. Hatta bir belediye için seçim şarkısı da yaptım. Kısa metrajlı bir sosyal proje müziği de besteledim. Farklı tarzlarda üretmek beni hem özgür hissettiriyor hem de yaratıcı kalmamı sağlıyor.

İlham kaynaklarınız neler?

Hayatın kendisi en büyük ilham kaynağım. Ama özellikle askerlik dönemim çok derin izler bıraktı. 1987 yılında güneydoğuda Jandarma olarak görev yaparken yaşadıklarım, içimde biriken pek çok duyguyu ortaya çıkardı. O dönemde yaşadığım his ve duygular sayesinde “Asker Şarkım” ortaya çıktı. Vatan sevgisi, özlem, umut ve bekleyiş gibi duygular bu eserin temelini oluşturdu.

“Asker Şarkım”ın hikâyesini anlatır mısınız?

“Asker Şarkım” aslında hem kişisel bir hikâyeye hem de dostane bir isteğe dayanıyor. YouTube’da asker içerikleri paylaşan arkadaşım Mehmet Gül, “Abi, bana bir asker şarkısı yapar mısın?” dediğinde, bu teklife kendi askerlik anılarımla karşılık verdim. Zorlu sınır koşulları, dağlar, karakollar ve içimde biriken duygularla şekillendi bu eser. Bu şarkı, askerlikte yaşadığım duyguların müzikal bir yansıması oldu.

İlk besteniz “Canımın İçinsin” nasıl ortaya çıktı?

Bir gün televizyonda “Şarkılar Bizi Söyler” programını izliyordum. İsmail Altunsaray, Neşet Ertaş’ın “Kurusa Fidanım” şarkısını canlı olarak seslendirdi. O an çok derin bir duyguyla sarsıldım. “Bu adam ne büyük bir aşk yaşamış,” dedim içimden. Sibel Can’ın da çok etkilendiğini gözlerinden hissettim. Belki o şarkıyı defalarca dinlemiştir ama o performanstaki yorum çok başkaydı. Ben de dayanamadım, ağladım. İçimde yankılanan o duygu beni yazmaya itti. Böylece “Canımın İçinsin” ortaya çıktı. İçimden gelen saf bir duygunun notalara dökülmüş haliydi ve bu benim ilk bestem oldu.

Beste süreci sizin için nasıl geçiyor?

Her beste bir hikâyeye yaslanır. Yaklaşık iki ay süren bir kayıt ve stüdyo süreci yaşıyoruz her bir eser için. Müzik benim için bir ifade biçimi. İlk kez stüdyoya girdiğimde yaşadığım heyecanı hâlâ hatırlıyorum. Bu yüzden her kayıt benim için çok özel bir an.

Şu anda dinleyebileceğimiz kayıtlarınız var mı?

Evet, YouTube’da profesyonel olarak kayda alınmış iki şarkım bulunuyor: “Sen Yoksun Buralarda Gel Artık” ve “Canımın İçinsin.” Ayrıca “Asker Şarkım” da Mehmet Gül’ün asker kanalında özel bir proje kapsamında yayınlandı.

Tayfun Daşdemir’in duygularla yoğrulmuş besteleri, sadece notalardan ibaret değil; birer yaşanmışlık, birer iç döküm… Onun deyimiyle, “beste yapmak, duygulara ses vermek demek.” Ve görünen o ki, bu ses daha çok uzun yıllar yankılanmaya devam edecek.