ÜMİT ÖZDAĞ; TÜRKİYE'NİN ERKEN GENEL SEÇİME İHTİYACI VAR
Değerli basın mevcutları, Mersin'de iki buçuk gün sürecek temaslarda bulunmak, yurttaşlarımızla bir araya gelmek, kurumları ziyaret etmek ve esnaf ziyaretleri gerçekleştirmek için bulunuyoruz. Yine Mersin ziyaretimiz çerçevesinde Adalet Mülkün Temelidir Derneği’nin, 27. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü'nün, Gelecek Bin Yıl Derneğinin ortak bir şekilde gerçekleştirmiş oldukları panelde Öcalan Komisyonu’nun yapmış olduğu faaliyetlerin perde arkası konusundaki görüşlerimizi değerli Mersinlilerle paylaşacağız. Panele benim dışımda Prof. Dr. Süheyl Batum ve Terör Uzmanı Gazi Emekli Subay Abdullah Ağar katılacaklar. Yarın da gerçekleştireceğimiz temaslardan sonra Mersin'in ilçelerinde Ankara'ya döneceğiz.
Zafer Partisi'nin Mersin'de çalışmaları, Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi etkili ve ses getirici bir şekilde devam ediyor. İl Başkanımızı ve İlçe Başkanlarımızı başarılı çalışmalarından dolayı kutluyorum. Bizler de Genel Merkez olarak bundan sonra Mersin'de, Adana'da, Antalya'da daha sık sahada olacağız.
Türkiye'nin erken genel seçime ihtiyacı var. Hem de hiç vakit geçirmeden, çünkü ülkemiz ağır bir ekonomik buhranın pençesinde 8 seneden beri kıvranıyor. 8 seneden bu yana sabit gelirlilerin, maaşlarıyla geçinenlerin, emekleriyle geçirenlerin, esnafın, çiftçinin milli gelirden aldığı pay azalıyor. Küçük bir azınlık verilen ihalelerle zenginleşmeye devam ederken, toplumun yüzde 80’i ağır bir fakirleşme ve yoksulluk içerisinde hayata tutunma mücadelesi veriyor. On altı milyon emekli, dul ve yetim almış oldukları maaşla ancak aç kalmama mücadelesi verebiliyorlar. Asgari ücret ancak küçük bir grup tarafından alınması gereken ücretken, çalışanların büyük bir bölümü asgari ücretle geçinmek zorunda bırakılıyorlar ki, asgari ücret olarak belirledikleri rakamın bugün gerçek satın alma değeri 15 bin liraya düşmüş durumda. Yani asgari ücretle çalışanlar da açlığa mahkûm ediliyorlar.
Hukukun olmadığı bir ülkede ekonomi gelişmez. Doğru eğitim politikalarının izlenmediği bir ülkede eğitim istihdamla birleşemez. Türkiye de bu krizi yaşıyor. Bir taraftan çok kötü düzenlenmiş bir eğitim sistemi, yeni genç işsizler üretiyor. Öbür taraftan düşman ceza hukuku uygulamaları, zirveye çıkan adaletsizlik, iş dünyasının Türkiye'den dışarıya sermaye transferi yapmasına neden oluyor. Ve Türk sanayisi bir çöküş süreci yaşıyor. Sanayiciler fabrikaları kapatırsa zaten çok yüksek olan işsizlik zirve yapacak. Ve Türk sanayicisi hukukun hâkim olmadığı bir ortamda, uluslararası üretimle rekabet edebilecek bütün şartlar elinden alınmış bir şekilde sermayesini yurtdışına götürmek zorunda bırakılıyor. İşte Türkiye'nin 30 yılda inşa ettiği tekstil sektörünün şimdi birkaç sene içerisinde Mısır'a göç ettiğini görüyoruz. 5 milyar dolardan daha fazla para sadece tekstil sektöründe Türkiye'den Mısır'a giden paradır. 324 binin üzerinde tekstil işçisi işsiz kalmıştır. Mısır'a ayakkabı ve mobilya sanayisi de Türkiye'den kaçıyor. Ve siz burada Türk sanayicisine yüzde elli faizle kredi verirken kıskandığını söylediğiniz Almanya'da sanayici yüzde 3 faizle kredi alıyor. Türk sanayicisi organize sanayi bölgesinde yatırım yapmak istediği zaman metrekaresine 3 yüz, 4 yüz, 5 yüz euro verirken Alman sanayicisi 25 ile 40 euro arasında ücret ödüyor. Böyle şartlar altında Türk sanayicisinin nasıl uluslararası alanda rekabet etmesini ve hayatta kalmasını bekliyorsunuz?
AK Parti'nin bütün bu ekonomik sorunları çözmek için hiçbir reçetesi yoktur. Yine geldikleri nokta yeni TOKİ aracılığıyla binalar yaparak vatandaşı ev sahibi yapma iddiasıdır. Eğer bu ülkede 13 milyon sığınmacı ve kaçağın gelmesine izin vermeseydiniz ev kiraları böyle yüksek olmayacaktı. Türk insanı kirasını ödemek için kredi çekmek zorunda kalmayacaktı. Emekli emekliye ayrılırken aldığı tazminatla ev satın alabilecekti. Ama bütün bunları siz imkânsız hale getirdiniz ve şimdi daha önce teslim edilip edilmedikleri belli olmayan konut projelerinden bir tanesinden başka Türkiye'nin gündemine hiçbir şey getiremiyorsunuz. Onun için bu ekonomik buhranı aşmanın yolu derhal Türkiye'nin erken seçime gitmesidir.
Üstelik Öcalan komisyonu aracılığıyla PKK terör örgütünün elebaşısı Abdullah Öcalan'la ne pazarlıklar yaptığınızı görüyoruz. Böyle bir meclisin anayasayı değiştirmesi ve bu değişiklikleri Öcalan'ın İmralı'da kendisini ziyaret eden ayağına giden milletvekillerine dikte ettirmesi sürecini kabul etmiyoruz. Türk millet de kabul etmiyor. Eğer kendinize güveniyorsanız hadi gelin seçime gidelim siz seçimde Öcalan'ın ve DEM’in desteğiyle iktidara girebilecek misiniz görelim. Ne demişlerdi Türk milletine? ‘Pazarlık yok, PKK silah bırakacak kendisini feshedecek’. Oysa şimdi Abdullah Öcalan'la yapılan görüşme sonrasında Öcalan'ın ayağına giden milletvekilleri komisyona Öcalan'ın talepleri doğrultusunda bilgi vereceklermiş. Komisyon da hangi anayasal değişikliklerin yapılması gerektiğini raporlaştıracakmış. Bu pazarlık değilse ne pazarlıktır? Abdullah Öcalan ne zamandan beri Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden çıkacak yasaların ne olacağını belirleyecek adam olmuştur? İnanılır gibi değil bir taraftan anayasa mahkemesinin aldığı kararları uygulamayı reddeden bir hükümet, öbür taraftan anayasayı ve yasaları nasıl değiştirmesi gerektiğinin pazarlığını Abdullah Öcalan'la yapan bir yönetim. Bu kabul edilebilir değil. Artık Türk milletine sorma vakti gelmiştir ve siz Öcalan Komisyonunda Öcalan'la pazarlık yapın; biz de Zafer Partisi olarak bütün Türkiye'yi parlamentoya çevirerek sokak sokak, meydan meydan, şehir şehir, ilçe ilçe dolaşmaya ve bu gerçekleri Türk milletine anlatmaya devam edeceğiz.”
“Türkiye Cumhuriyeti'nin terörist örgütün elebaşısından öğreneceği hiçbir şey yoktur”
Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın Cumhuriyet Halk Partisi’nin İmralı’ya gitmemesine ilişkin gelen soruya verdiği cevap:
“Ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi derhal komisyondan da çekilerek bu konudaki samimiyetini göstermelidir. Ana muhalefet partisinin yarın ve pazar günü yeni programı var. Buradan Sayın Özgün Özel'e daveti için teşekkür ediyorum. Görevlendirdiğim arkadaşlar Cumhuriyet Halk Partisi'nin kongresine katılacaklar. Bu kongrede yeni program aynı zamanda kabul edilecekmiş ve bu programı gözden geçirdik biz de arkadaşlarımızla. Eşit vatandaşlık söyleminin Abdullah Öcalan ve PKK söylemi olduğunu biliyoruz. Sayın Özgür Özel'e buradan iletmek istediğim husus Cumhuriyet Halk Partisi'nin Öcalan tarafından uydurulan bir kavramı kullanmaması gereğidir. Atatürk zaten Cumhuriyeti kurarken bütün vatandaşların eşitliğini sağlamıştır. Bir terörist örgütün elebaşısından vatandaşlık konusunda öğreneceği Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir şey yoktur. Cumhuriyet Halk Partisi'nin öğreneceği bir şey olduğunu düşünmüyorum.”
Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın erken genel seçip olup olmayacağına ilişkin gelen soruya verdiği cevap:
“Biz önce erken genel seçimin olması için mücadele ediyoruz. Bunun zemini oluşsun, ondan sonra her türlü siyasetteki gelişmeyi konuşur ve değerlendiririz.”
ÜMİT ÖZDAĞ,TÜRKİYE'NİN,ERKEN,GENEL,SEÇİME,İHTİYACI,VAR
#ESHAHABER.COM.TR GÜNCEL GÜNDEM HABERLERİ
Editor : BİROL ÖZ