MÜSLÜMAN ORTAK BARIŞ GÜCÜNÜ ZORUNLU KILAN DURUMLAR...!!!!

Prof. Dr. Naki ERDEMİR Hak ve Kardeşlik Hareketi Genel Başkanı Basın Açıklamasında Bulundu

Gündem - 2 saat önce

MÜSLÜMAN ORTAK BARIŞ GÜCÜNÜ ZORUNLU KILAN DURUMLAR...!!!!

PROF. DR. NAKİ ERDEMİR

HAK VE KARDEŞLİK HAREKETİ GENEL BAŞKANI

Malum olduğu üzere merkezi New York’ta olan hâlihazır Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BM) Siyonist planlar çerçevesinde kurulmuş bir teşkilattır. Gayesi yeryüzünde hakkı, adaleti tesis etmek olmayıp İsrail’in kurulması, korunması ve daha sonrada “Büyük İsrail”in kurulmasıdır. Bunun için bu teşkilatın ilk kararı İsrail’in kurulması kararı olmuştur. Bunun için bu teşkilatta haksız olarak 5 tane ülkenin veto hakkı vardır. Bu teşkilatın 160 üyesi içerisinde 46 üyesi Müslüman ülke olduğu halde hiçbir Müslüman ülkenin veto hakkı yoktur. Diğer yandan bu teşkilatın 67 yıllık icraatında sadece emperyalizm ve siyonizmin çıkarları korunmuş ve daima Müslüman ülkelerin ve toplulukların aleyhine karar alınmıştır. 

Bugün yeryüzünde yaklaşık 46 bağımsız Müslüman ülke, bir o kadarda başka yönetimler altında yaşayan Müslüman topluluklar mevcuttur. Bu 80 civarı ülke ve topluluklar kendi birleşmiş milletler teşkilatını kurdukları zaman, bu teşkilat yer yüzünde “Kuvvetin” değil, “Hakkın” hakim olmasını gaye edinecektir. Bu gaye etrafında, takriben 1,5 milyarlık Müslüman ülkeler ve topluluklar camiası aralarında yardımlaşacaklar, dünya siyasetine tek bir vücut olarak ağırlıklarını kocayacakladır. Bunun yanında bu teşkilat dünyada ezilen diğer mazlum halklarında belki hakkını savunabilecektir. Kur’an ve Sünnet irdelendiğinde böyle bir teşkilattan (BM) Müslüman ülkelerin lehine yardım beklemek, hak savunmasını beklemek sadece avuntudur, safdilliktir. Sadece terör ve anarşi çıkarırılar. Çünkü Allah-u Teâlâ “İnkâr edenler doğal olarak birbirlerinin yardımcıları, koruyucuları, müttefikleri ve dostlarıdır. Eğer sizde kendi aranızda böyle organize olmuş güçlü ve etkin bir toplum oluşturmak için üzerinize düşeni yapmayacak olursanız, yeryüzünde baskı ve zulüme dayalı rejimler boy gösterecek, kan ve gözyaşı asla dinmeyecek, bütün dünyayı korkunç bir fitne ve imansızlık akımı dalga dalga saracak ve böylece büyük kargaşa, anarşi, yozlaşma ve fesat baş gösterecektir” (Enfal, 73’ ün tefsiridir) buyurmaktadır. 

BM barış gücü, BM'in kusurları ve taksirlerini taşıyor; tartışılmaz ahlak kurallarını ve hukuku çiğneyen, zayıflara zulmeden, kendi haksız çıkarı için başkalarına zarar veren ülkelere ve topluluklara müdahale ederek dur demek yerine, dünyayı yöneten ve sömüren ülkelerin iradelerine tabi oluyor. Akan kana, çiğnenen haklara aldırmadan bekliyor, ne zaman patronların gönlü olur, durum onların irade ve çıkarlarını gerçekleştirmeye müsait hale gelirse o zaman müdahale ediyor. Müdahaleyi de pazarlıkla yapıyor, talepleri karşılanmadıkça zulme seyirci kalıyorlar. Bunun pek çok örneğini yakın tarihimizde gördük, görmeye de devam ediyoruz. Son örnek Suriye ve Gazze; sözde büyük devletler kuzuyu paylaşamadıkları, her biri kendine mahsus çıkarı tam olarak garanti edemediği için kan akıyor, ülkeler harabeye dönüyor. 

Gerçekten BM’den Müslümanlar lehine bir şey beklemek saflık ve safiyanilikten başka bir şey değildir. Bu durumda ne yapılması gerektiği üzerinde durulmalıdır. İslam ülkeleri bir araya gelip aralarında bir antlaşma imzalamaları gerekir. Gerek bir ülke içinde ve gerekse ülkeler arasında bir anlaşmazlık, bir çatışma çıktığında önce hakem heyetleriyle çözüm aramalıdırlar. Haksız taraf çözüme yanaşmadığında, teşkil edecekleri bir ortak güç ile duruma müdahale etmelidirler. Yaşanan birçok facia, zulüm, tahribat önlenir, hak ve adalet yerini bulur.

Bu İslam barış gücünün nasıl olması gerektiğine hangi şartlarda müdahale ve uzlaştırma yapılması gerektiğinin alt yapısı mevcuttur: “Müminlerden iki topluluk çarpışacak olursa, aralarını bulup-düzeltin. Şayet biri diğerine tecavüzde bulunacak olursa, artık tecavüzde bulunanla, Allah'ın emrine dönünceye kadar savaşın; eğer sonunda (tutumundan) dönerse, bu durumda adaletle aralarını bulun ve (her konuda) adil davranın. Şüphesiz Allah, adil olanları sever.” (49/Hucurat, 9).

Atılması gereken adım "İslam barış gücü"nün oluşturulmasıdır. Bu, Kur'an'ın amir bir hükmüdür: Ayetin başına "in" edatının gelmiş olması Müslüman topluluklar arasında çatışmanın nadiren, beklenmeyen bir durum olması faraziyesiyle ilgilidir. Ama elbette dün ve bugün Müslümanlar arasında çatışmalar eksik olmuyor. Bu, onların Allah'ın muradına aykırı davrandıklarını gösterir. Bununla bağlantılı, çatışan taraflar "fırka" değil de "taife", yani genelin, ana gövdenin içinde "küçük bir topluluk" olarak tarif edilmiştir. Fırka, taifeden daha büyük insan topluluğu için kullanılır. Yine, maalesef Müslümanlar büyük topluluklar, devletler düzeyinde de çatıştılar, İran-Irak savaşı gibi. Bu da, olması gerekenin dışında, yani Allah'ın muradına aykırı vuku bulmuştur. Şu halde Müslümanların ilahi murada aykırı olarak bu türden çatışmalara meydan vermemek üzere kendi aralarında örgütlenmeleri dinin amir hükmüdür. Araya girecek üçüncü gücün atacağı ilk adım saldırgana hatasını göstermek olmalıdır. Kişi hatasını anladığında hatadan döner, Müslüman'a bu yaraşır. Ancak çatışan taraflardan biri hata ettiğini anladığı halde tutumunda diretirse haddi aşmış olur, işte o zaman fiili müdahaleye maruz kalır. Bu durumda savaş, saldırganın haksız fiilini bertaraf etmek için yapılır. 

Barışa gelinceye kadar saldırgana karşı savaşılır. Saldırgana karşı da adaletli (kıst ile) davranılmalı, ona takdir edilecek ceza, suçunu aşmamalıdır. Adalet tesis edilmeyecek olursa, çatışma tekrar alevlenir. Ayette özellikle "kıst" lafzının seçilmiş olması, kıst'ın zulmü ve haksızlığı ortadan kaldıran, hakkın tahsilini sağlayan adil karar ve uygulamayı ifade etmesidir.

Anlaşmazlıklarda iki taraf haksız olabilir, taraflardan biri haksız, diğeri haklı olabilir. Her iki durumda da İslam Barış Gücü duruma müdahale etmelidir.

Ayetin anahtar terimlerinden biri olan "bağy", bize anlaşmazlığın özü itibarıyla kıskançlık (haset), hissi rekabet (aile, cemaat, mezhep, ırk, milliyetçilik, ulusal devlet arası yarış) ve bunlarla bağlantılı birinin diğerinin hak ve hukukunu ihlal etmesinden kaynaklandığını ilham etmektedir. Kelimenin kök anlamlarında "kıskançlık ve sınırın çiğnenmesi" anlamları vardır. Biri kardeşine karşı yükselmek, üstüne çıkmak, üzerinde tahakküm kurmak istediğinde bağy yapmış olur. O halde adaleti tesis edip barışı sağlayacak olan gücün, haklıyı haksızdan ayırıp saldırganın karşısında yer alması gerekir. “Allah'ın emrine dönme” nin anlamı budur.

Böyle bir güç anlaşmazlıkları görüşür, haklıyı haksızdan ayırır, anlaşmazlıkları karara bağlar, kararları bağlayıcı olur ve gerektiğinde karara uymayan tarafı yola getirmek üzere güç kullanır. Belirtmek gerekir ki bu sadece Müslüman topluluklar arası çatışmaları önlemek üzere değil, rejimlerle halklar arasında çıkan derin ihtilaf ve toplumsal ayaklanmaların dış müdahalelere sebebiyet vermemesi için de gereklidir. Batı, Irak ve Libya'da görüldüğü üzere sözüm ona baskı rejimlerine son verme bahanesiyle Müslüman ülkeleri işgal ediyorlar, kaynaklarına el koyuyorlar, altyapı tesislerini ve hayat alanlarını tahrip edip kendilerine bağımlı hale getiriyorlar. 

Said Nursi Hazretleri: “Milyonlar efradı bulunan ordular olacak” diyor; milyonlar efradı, yani bir milyon, iki milyon, üç milyon değil, belki on milyon kişilik bir ordusu olacaktır. Yani NATO gibi; ama dünyanın en büyük ordusu olacak” diyor. Said Nursi hiçbir güç bu güce karşı koyamayacak diyor. Tahayyül dahi edemeyecekler; ama bu güç, askeri güç sadece caydırıcı olarak kullanılacak. İnsanları gidip bombalamak, ezmek için kullanılmayacak. Diyeceksiniz ki, bu öneriler "hayal"dir, hayır "hayal" değil, "muhayyile"dir, tarihe not olarak düşülmüştür. Müslüman nesiller bu bilinçten ve emirden haberdar oldukları islama teslim oldukları an hayata geçirir.

İslam birliğine üye olan, gözlemci sıfatıyla katılan ülkelerin hak ve hukukunu korumak ve kollamak, iç barışı sağlamak, yerli ordunun üzerinde bir yetki ve etkiye sahip, her ülke nüfusu ve maddi gücü oranında asker bulundurmak şartıyla “Müşterek Barış Gücü” kurulması gerekir. Müşterek Barış Gücü ortak bir eğitim ve tatbikattan geçmesi gerekir. Bu gücün içerisinde olan her askerin amaç ve gayesi ortak olmalıdır. Kuran ve sünnet orjinli İslami eğitim verilmeli, hak ve hukuka, insan haklarına azami ölçüde önem vermesi gerekir. Üye ülkelere herhangi bir saldırı olduğunda hepsine yapılmış kabul edilmelidir.  

Prof. Dr. Naki ERDEMİR Hak ve Kardeşlik Hareketi Genel Başkanı

#ESHAHABER.COM.TR

Haftanın Öne Çıkanları

Marmara'daki deprem büyük depremin işareti mi? Uzmanlardan peş peşe açıklama geldi

2025-10-02 16:08 - Gündem

Şanlıurfa’da otomobil üst geçit merdivenlerine çarptı: 1 kişi öldü

2025-10-04 12:33 - Gündem

Köyün ortasında tartıştığı adamı canice öldürdü, kızı ağır yaralı

2025-10-01 21:48 - Gündem

Victor Osimhen için olay yorum! "Galatasaray'ın 250 milyon Euro ödemesi lazım"

2025-10-01 18:32 - Spor

Türkiye'nin komşusu olmaktan korktu! Macaristan Başbakanı Orban'ın dikkat çeken stratejisi

2025-10-05 15:22 - Dünya

Bakan Fidan, Köşerbayev ile telefonda görüştü

2025-10-02 13:12 - Politika

Sumud Filosu'ndan açıklama: Tüm aktivistler Aşdod Limanı'nda

2025-10-02 18:08 - Dünya

Hamas'tan son dakika Sumud Filosu ve İsrail duyurusu! Tüm dünyaya çağrı

2025-10-02 00:33 - Dünya

Türkiye İş Bankası sosyal medyadaki iddialara yanıt verdi

2025-10-02 17:43 - Ekonomi

İşgalci İsrail'den Sumud Filosu'na müdahale: 25 Türk gözaltına alındı!

2025-10-02 04:32 - Dünya

İlgili Haberler

Evde kaçak kazı yapanlara suçüstü baskın!

19:07 - Gündem

Son dakika: Eski CHP Genel Başkanı hastaneye kaldırıldı

18:53 - Gündem

Muş’ta ele geçirildi: Tezek yığınının altından çıkanlar şoke etti

18:32 - Gündem

Gazze dramı Hind Receb'in hikayesiyle Rami Kütüphanesi'nde gözler önüne serilecek

18:27 - Gündem

Bakan Tunç: Onarıcı adalet anlayışıyla insanı önceleyen projemiz Avrupa'da ödül aldı

17:57 - Gündem

Günün Manşetleri

MÜSLÜMAN ORTAK BARIŞ GÜCÜNÜ ZORUNLU KILAN DURUMLAR...!!!!

17:05 - Gündem

İsrail'in 3 vekili alıkoyması: Kurtulmuş'tan net açıklama! 'Türkiye bunu tolere etmez

16:33 - Gündem

TOKİ'nin indirim kampanyası 12 günde 7 bin 910 kişiyi tapusuna kavuşturdu

16:08 - Ekonomi

Son dakika... Hamas'tan flaş müzakere mesajı! Şerm eş-Şeyh'de son durum!

15:58 - Dünya

Kaş ilçesinde yüksek kesimlere kar yağdı.

14:22 - Yaşam