Gündem

LGBT derneklerine milyonlarca dolarlık fon: Akademide ve sivil alanda görünürlük artıyor

LGBT aktivizmini destekleyen dernekler, yurt dışından aldığı milyonlarca dolarlık fonlarla hem sivil hayatta hem de akademik hayatta görünürlüğünü artırıp meşruiyet kazanmaya çalışıyor.

LGBT derneklerine milyonlarca dolarlık fon: Akademide ve sivil alanda görünürlük artıyor
01-11-2025 17:48

"Türkiye’de LGBTİ+ Aktivizmi ve Söylemleri: Dernekler, Faaliyetler, Finansal Destek Sağlayıcılar" kitabının yazarlarından Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Burak Acar, AA Ayrımcılık Hattı'na, LGBT'nin sivil alanda görünür hale gelmesi ve akademideki LGBT tahakkümü için ayrılan milyonlarca dolarlık fonları değerlendirdi.

2000’li yıllarda Türkiye’de LGBT aktivizminin arttığını ve örgütlenmenin başladığını kaydeden Acar, “Bugün sayısı 40’ı aşan birçok sivil toplum topluluğu bu dönemde kurulmuştur. Böylece LGBT hareketi yalnızca sivil değil, siyasal meşruiyet alanı da kazanmıştır. Gezi Olayları (2013) sonrasında kamusal alanda var olma, görünür olma ve ifade etme çabası belirginleşti.” dedi.

Acar, bu süreçte Uluslararası Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks Derneğinin (ILGA) 600’den fazla grubuyla önemli bir yer teşkil ettiğini ve Türkiye'deki birçok LGBT derneğine doğrudan fon sağladığını belirtti.

Yabancı devlet kurumlarının da bu alanda aktif olduğuna vurgu yapan Acar, “Özellikle İsveç Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Ajansı (SIDA), dünya genelinde 35 ülke ile iş birliği yürütüyor, 'cinsiyet eşitliği' teması altında LGBT çalışmalarını yoğun biçimde fonluyor. Avrupa Birliği projeleri, Hollanda, Almanya, İsveç, İsviçre, İngiltere, Norveç, Kanada, Fransa ve ABD büyükelçilikleri ve başta Açık Toplum Vakfı olmak üzere Rosa Luxemburg Stiftung, Heinrich Böll Stiftung, Friedrich Naumann Stiftung, The Olof Palme International Center, Human Rights Campaign, Equality Federation Institute, Global Fund for Women, Coca-Cola Foundation, Pfizer, PhRMA, Transnational Information Exchange (TIE) gibi sivil toplum kuruluşları bu yapıların önemli destekçileri arasında yer alıyor.” diye konuştu.

Tüm bu verilerin, Türkiye’deki LGBT temalı çalışmaların çok katmanlı, uluslararası ölçekte örgütlenmiş bir finansal ağ tarafından desteklendiğini gösterdiğinin altını çizen Acar, LGBT aktivizminin bugün yalnızca sivil toplum ya da akademik alanla sınırlı olmadığını, medya, kültür, uluslararası organizasyonlar ve küresel fon ağlarıyla birlikte çok boyutlu bir görünürlük ve meşruiyet sistemi haline geldiğine dikkat çekti.

LGBT DERNEKLERİNE MİLYONLARCA DOLARLIK FONLAR VERİLİYOR

ABD merkezli vakıfların 2023 yılı verilerine göre yerel LGBT topluluklarına 209 milyon dolar, 2022 yılı verilerine göre ise 250 milyon dolardan fazla bağışta bulunduğunu aktaran Acar, Küresel Hayırseverlik Projesi’nin (Global Philanthropy Project) 1 Temmuz 2025’te yayımladığı raporda yeni bir kampanya duyurarak, "küresel güney" ve "küresel doğu" bölgelerindeki finansman krizine karşı, 64 bağışçı kuruluşun desteğiyle 182 milyon dolarlık yeni fon oluşturduğunu söyledi.

Görünürlüğün arkasında yalnızca dernekler değil, devletler, büyükelçilikler ve uluslararası fon sağlayıcı kuruluşlar da bulunduğunu vurgulayan Acar, bu kuruluşların LGBT faaliyetlerini doğrudan fonlayarak hareketin sürdürülebilirliğini sağladığını söyledi.

İSRAİL, LGBT SAVUNUCULUĞU ÜZERİNDEN MEŞRUİYET DEVŞİRİYOR

“Eurovision Şarkı Yarışması”nın 1990’lardan sonra LGBT topluluğu açısından sembolik bir görünürlük alanı olduğunu anımsatan Acar, sadece 2024 Eurovision’unda beş performansın açıkça eşcinsel temalı olduğunu ve bu nedenle Eurovision’un LGBT topluluğunun yalnızca sahne aldığı değil, kimliğini temsil ettiği küresel bir platforma dönüştüğünü aktardı.

Acar, akademik meşruiyet alanı olarak nitelendirdiği etki faktörünün LGBT hareketinin görünürlüğünde belirleyici rol oynadığını ifade ederek, Türkiye’de hemen her fakültede insan hakları, eşitlik ve çağdaşlık bağlamında bu konunun ele alınmasının LGBT hareketinin bilimsel kavramlar aracılığıyla kendi meşruiyetini yeniden üreten bir yapıya dönüşmesine yol açtığını söyledi.

Bugün akademik literatürün yaklaşık yüzde 80 ila 90’ının LGBT çevrelerinin ürettiği kavramlar üzerinden şekillendiğini ve bu terminolojiye başvurmadan akademik çalışma yürütmenin neredeyse imkânsız hale geldiğini kaydeden Acar, akademisyenlerin bu meşruiyet alanında var olabilmek için hareketin kavramlarını kullandığını, bunun da söz konusu düşünsel sistemin etki faktörünü güçlendirdiğini bildirdi.

Acar, Türkiye'deki akademide LGBT üzerine yapılan akademik çalışmaların çoğu zaman eleştiriye kapalı, sorgulanamaz ve farklı bakış açılarını dışlayan biçimde yürütüldüğünü ifade ederek sözlerini şu şekilde tamamladı:

“Eleştirel yaklaşımlar 'linç kültürü' ile bastırılıyor, alternatif görüşler akademik alandan dışlanıyor. Oysa uluslararası literatürde farklı görüşlerin tartışıldığı, çoğulcu bir yapı mevcut. Türkiye’de ise bu çeşitlilik yerini tek bir paradigma ve ideolojik çerçeveye bıraktı. Hazırladığımız kitap, akademik meşruiyet ve etki faktörünün nasıl güçlendiğini ortaya koyuyor. Bu süreçte 'Rainbow Washing' (gökkuşağı boyama), 'Queerbaiting' (queer tuzağı), 'Pink Watching' (pembe izleme) ve 'Pink Washing' (pembe yıkama) gibi kavramlar LGBT topluluklarınca üretilip akademik meşruiyet kazandı. Bu kavramlar aracılığıyla kavramsal vesayet alanı oluşuyor. Örneğin, 'pembe izleme' kavramı LGBT bireylerin haklarının ve ihlallerin izlenmesi anlamında kullanılıyor. Bu terim aynı zamanda İsrail’in Filistin politikalarını 'LGBT dostu ülke' imajı altında meşrulaştırma stratejisini de barındırıyor. İsrail, Tel Aviv merkezli 'LGBT dostu turizm' ve 'queer-friendly' temsilleriyle uluslararası alanda olumlu bir imaj kazanıyor.”

Kaynak: HABER7.COM

#ESHAHABER.COM.TR #haber #gündem #sondakika #news #press #worldnews
Editor : EshaHaber01
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
wordpress hosting Backlink Paketleri Evden Eve Nakliyat www.cyberroboticcenter.com Eşya Depolama İstanbul Boşanma Avukatı