Sözcü'den algı operasyonu: Eski Türkiye özlemi duyanlar bunu da AK Parti'ye bağladılar!

HABER7

Sözcü Gazetesi bir kez daha çarpıtma ve yalan haberciliğin sınırlarını zorladı. Özgür Özel’e saldıran şahsın geçmişte işlediği cinayeti kullanarak “AK Parti affetti” algısı oluşturmaya çalışan gazete, hem hukuki gerçekleri çarpıttı hem de kamuoyunu bile bile aldatmaya çalıştı.

CEZALARI AĞIRLAŞTIRAN AK PARTİ'Yİ HEDEF ALDILAR

Saldırgan Selçuk Tengioğlu, 2004 yılında iki çocuğunu öldürdüğü gerekçesiyle müebbet hapis cezası almış ancak bu ceza 2004’teki Türk Ceza Kanunu’na (TCK) göre verilmişti. O dönemde müebbet hapis cezasının infaz süresi 16 yıldı. Tengioğlu bu süreyi doldurarak 2020 yılında "eski Türkiye'nin yasalarına" uygun biçimde tahliye edilmişti.

AK Parti iktidarının hazırladığı ve 2005 yılında yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu ile birlikte cezalar ve infaz süreleri ağırlaştırıldı. Müebbet hapis alan bir kişi artık fiilen 36 yıl cezaevinde kalacak şekilde düzenleme yapıldı. Ancak bu yeni yasa, geriye dönük işletilemediği için Tengioğlu’nun tahliyesi tamamen eski kanuni çerçevede gerçekleşti.

SÖZCÜ VE CHP'Lİ VEKİL, OKUYUCUYU ALDATTI

Sözcü Gazetesinde yer alan "AKP'nin 7 örtülü affıyla dışardalar" başlıklı haberde, suçun işlendiği tarih ve kanunibağlamı çarpıtmaya çalışıldı.

Haberde, CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün şu sözlerine yer verildi:

“İki çocuğunu öldüren bir katilin toplum içine salınması AKP iktidarında oldu. AKP döneminde 7 farklı örtülü af düzenlemesi yapıldı. Muhaliflere sert şekilde uygulanan infaz sistemi azılı suçluları teğet geçiyor.”

Ancak bu ifadeler, hukuki gerçeklerle örtüşmüyor. Çünkü Tengioğlu, hiçbir af veya özel düzenleme kapsamında değil, mevcut kanunların öngördüğü süreç sonucunda tahliye edildi.

"ÇİFTE STANDART" ALGISIYLA YARGIYI YIPRATMA ÇABASI

Sözcü’nün haberi yalnızca saldırganın tahliyesini çarpıtmakla kalmadı, aynı zamanda muhalif isimlerin tutukluluklarını örnek göstererek “siyasi baskı” algısı oluşturma çabasına girişti. Haberde Esila Ayık, Tayfun Kahraman ve Selçuk Kozağaçlı gibi isimler öne çıkarıldı ve adalet sisteminin “çifte standart”la çalıştığı iddia edilerek bağımsız yargı hedef alındı.