
Gazze’ye insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan Özgürlük Filosu Koalisyonu’nun (Freedom Flotilla Coalition – FFC) gemisi "Madleen", sadece denizlerde değil, diplomasi ve insan hakları alanında da güçlü bir mesaj taşıyor. Filistin asıllı Fransız siyasetçi Rima Hassan, Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) partisinden Avrupa Parlamentosu'na seçilen ilk kadın milletvekili olarak, Özgürlük Filosu Koalisyonu’nun (Freedom Flotilla Coalition - FFC) Gazze’ye insani yardım ulaştırmayı hedefleyen “Madleen” gemisindeki en güçlü siyasi isimlerden biri.
Geçtiğimiz bu zaman diliminde Hassan’ın İsrail’e girişine İsrail makamlarınca izin verilmemişti.
Hassan, neden bu misyona katıldığını, Avrupa'nın sorumluluğunu ve Gazze'de yaşanan insanlık suçuna karşı uluslararası tepkisizliği açık yüreklilikle değerlendirdi.
Fransa ve Avrupa Birliği’nin çifte standardını eleştiren AP milletvekili, Avrupa’nın İsrail’e karşı uygulamada sessiz kaldığını söyledi. Filoya katılma gerekçesini ise şu sözlerle açıkladı:
"Beni bu girişime katılmaya iten şey tutarlılık kaygısıydı. Bir buçuk yıldan uzun bir süredir, ister Avrupa Parlamentosu'nda ister sivil toplum hareketleri ve gösteriler yoluyla olsun, İsrail politikasına ve Avrupa'nın bu politikadaki suç ortaklığına karşı çıkmak ve harekete geçmek için farklı yollar deniyorum. Bence artık daha somut ve etkili adımlar atmamız gerekiyor. Gazze'ye insani yardım ulaştırmaktan ibaret olan bu misyon (FFC) için de durum böyle. Ayrıca, 12 Haziran'da Kahire'den yola çıkarak Refah sınır kapısına ulaşacak olan “Gazze Yürüyüşü” gibi başka girişimler de hazırlanmaktadır. Dolayısıyla, acil durum —özellikle de kıtlık ve soykırım bağlamında— giderek daha acil hale geldikçe, inançlarımız ve Filistin için yürüttüğümüz mücadele açısından sonuna kadar tutarlı olmamız ve bu tür girişimlere cevap vermemiz gerektiğini düşünüyorum."
"GAZZE'DEKİ ACİL DURUMA SESSİZ KALAMAZDIM"
Güvenli geçiş için yardım çağrısında bulunan Avrupa Parlamentosu üyesi Rima Hassan konuşmasının devamında, "Fransa ve Avrupa Birliği'nin korumasına gelince, özellikle Özgürlük Filosu için güvenli geçişin garanti altına alınmasını talep eden on Birleşmiş Milletler özel raportörü tarafından yapılan çağrıya dayanan bir kampanya başlattık ve uluslararası hukukun uygulanması gerektiğini açıkça ifade ettik. Dolayısıyla bu zaman diliminde etkili bir şekilde hareket ediyor, görevimizi yerine getirebilmemiz ve gemideki insanları koruyabilmemiz için çeşitli makamlardan müdahale etmelerini talep ediyoruz." dedi.
"İSRAİL'E YAPILAN SİLAH İHRACATININ YARISI AVRUPA'DAN"
Avrupa Parlamentosu üyesi Hassan, Avrupa ülkelerinin İsrail'e sağladığı askeri destekle soykırıma ortak olduğunu da söyledi. Fransa’nın, Almanya’nın ve İtalya’nın askeri iş birlikleriyle ilgili çarpıcı bilgiler paylaşan Hassan, mevcut siyasi söylemlerin içtenlikten uzak olduğunu dile getirdi.
"Evet, elbette çeşitli Avrupa ülkeleri tarafından kınanan, kanıtlanmış bir suç ortaklığı olduğunu düşünüyorum. İsrail'e yapılan silah ihracatının yarısının Avrupa ülkelerinden geldiğini hatırlatmak isterim. Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra en büyük ikinci ihracatçı Almanya'dır. Üçüncüsü ise İtalya'dır. Fransa ise son günlerde gazeteciler tarafından ortaya çıkarılan skandal niteliğindeki askeri işbirliği ve sevkiyatları sürdürmektedir. Neyse ki bu askeri uçaktan yükleri yüklemesi gereken liman çalışanları, Fransa'nın gerçekleşen soykırımdaki suç ortaklığına karşı çıkarak bunu kınadılar. Filistinlilerin eylemleri konusunda biraz evrim geçirmiş bir siyasi söylem var, ancak bu söylemin gerçek inançlardan kaynaklandığını düşünmüyorum. Aksi takdirde, bu söylemleri çok önemli eylemler izlemesi gerekirdi. Bence bu siyasi söylem, sivil toplumun güçlü seferberliğine tepki olarak gelişti. Ancak hala kazanılması gereken gerçek bir mücadele var: somut önlemler alınması. Şu anda kazanmamız gereken savaş, İsrail Devleti'ne ve eylemlerine karşı gerçek yaptırımlar elde etmeyi amaçlayan yaptırım savaşıdır."
"İSRAİL İLE ANLAŞMA DERHAL ASKIYA ALINMALI"
Filistin asıllı Avrupa Parlamentosu üyesi, İsrail'in Avrupa Birliği ile yürürlükte olan Ortaklık Anlaşmasının, insan haklarını hiçe sayan politikaları nedeniyle derhal askıya alınması gerektiğini söyledi. Avrupa’nın bu anlaşma çerçevesinde İsrail’e verdiği meşruiyetin, işlenen suçlara dolaylı ortaklık anlamına geldiğini vurguladı:
"Dolayısıyla Avrupa kurumları açısından atılması gereken en acil adım elbette AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nın askıya alınmasıdır. Avrupa Birliği’nin İsrail’in en büyük ticaret ortağı olduğunu ve anlaşmanın 2. maddesinin insan haklarına saygı şartına bağlandığını hatırlatmak isterim. İsrail’in, özellikle rejimi nedeniyle, güvenilir bir siyasi muhatap olmadığını ve bu devletin işlediği suçlara son vermek için mutlaka yaptırım yoluna gitmemiz gerektiğini bugün acilen göz önünde bulundurmamız gerekmektedir."
"FİLONUN EYLEMİ SEMBOLİK DEĞİL, HUKUKİ VE SİYASAL BİR MEYDAN OKUMA”
Özgürlük Filosu’nun taşıdığı insani yardım miktarının sembolik görünebileceğini ancak asıl hedefin Gazze ablukasını kırmak ve uluslararası hukuku hatırlatmak olduğunu dile getiren Hassan, bu yolculuğun hem hukuki hem politik olarak meşru olduğunu aktardı.
"Filo’nun eylemi hem sembolik hem de politiktir. Gemide bulunan insani yardım; 200 kilogram pirinç, 100 kilogram un, 600 bebek bezi, bebek maması, tıbbi malzeme ve koltuk değnekleri elbette Gazze’nin devasa ihtiyaçları göz önünde bulundurulduğunda sadece bir yara bandı niteliğinde. Birleşmiş Milletler, Gazze Şeridi'ndeki Filistinli halkın ihtiyaçlarını karşılamak için her gün yaklaşık 500 tır insani yardıma ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor. Ancak bu girişim, bu ablukayı kırmayı ve Gazze’ye eksiksiz insani yardım ulaşmasını sağlamayı; aynı zamanda Gazze’nin sadece kara değil, deniz yoluyla da abluka altında olduğunu uluslararası topluma duyurmayı hedefliyor. Bu bağlamda Gazze’ye deniz yoluyla insani yardım ulaştırmak hem hukuki hem de ahlaki bir haktır. Birleşmiş Milletler Özel Raportörleri de işgal altında olsa bile Gazze halkının denizden yardım alma hakkı olduğunu açıkça ifade etti.
"GEMİDE ALTI FRANSIZ VATANDAŞI VAR"
Saldırı ihtimali karşısında ülkelerin sessiz kalmaması gerektiğini vurgulayan Hassan, altı Fransız vatandaşının gemide olduğunu hatırlatarak şu çağrıyı yaptı:
"Şu anda yürüttüğümüz medya kampanyasının ve uluslararası kamuoyunu seferber etme çabasının, bu deniz yolculuğuna taraf olan çeşitli devletler üzerinde baskı oluşturmaya katkı sağlayacağını umuyoruz.
Gemide altı Fransız vatandaşı olduğunu hatırlatmak isterim. Ve eğer başımıza bir şey gelirse, bu devletlerden herhangi bir yardım ya da siyasi-diplomatik müdahale gelmezse, bu çok ciddi sonuçlar doğurur. Bu noktada ülkelerin ve uluslararası toplumun büyük bir sorumluluğu var: Birincisi, uluslararası hukukun uygulanmasını sağlamak. İkincisi ise, bu gemide bulunan kendi vatandaşlarını korumaktır."
Kaynak: HABER7.COM
#ESHAHABER.COM.TR #haber #gündem #sondakika #news #press #worldnewsEditor : Eshahaber