Yazma eserlerle Hac güzergahına yolculuk

Ersoy, Hac ibadetinin tarih boyunca sadece bir inanç yolculuğu değil, aynı zamanda ilmin, kültürün, sanatın ve hafızanın nesiller boyunca taşındığı büyük bir medeniyet köprüsü olduğunu vurguladı.

Serginin, tarih boyunca oluşan kültürel hafızanın yazılı belgeleri üzerinden izini sürdüğünü kaydeden Ersoy, “Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığımız tarafından titizlikle hazırlanan bu sergi, manevî ve tarihî derinliği gözler önüne seren eşsiz bir çalışmadır” ifadelerini kullandı.

“Sergimizde yer alan menzîlnâmelerden, surre defterlerine, dua mecmualarından minyatürlü şehir tasvirlerine kadar birçok nadide eser, medeniyetimizin hafızasını ve anlatım gücünü bizlere yeniden hatırlatmaktadır.” diyen Ersoy, bu güzergâhların ilim ve sanatın farklı coğrafyalar arasında aktarıldığı birer kültürel ağ niteliği taşıdığına dikkat çekti.

“Eserlerin önemli bir bölümü ilk defa gün yüzüne çıkarıldı”

“Üsküdar’dan Anadolu’ya, Şam’dan Medine-i Münevvere’ye, Mekke-i Mükerreme’den Taif’e uzanan güzergâhlarda kaydedilen bu yazmalar, geçmiş zamanların ilim, kültür ve sanat anlayışının bugüne ulaşan en diri şahitleri olmuştur” değerlendirmesinde bulunan Ersoy konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Sergide yer alan Mushaflar, menzil listeleri, surre defterleri ve kutsal mekân tasvirleri yalnızca ilmî değerleriyle değil; aynı zamanda sanat ve estetik anlayışımızın rafine örnekleriyle de dikkat çekmektedir. Özellikle Kâbe-i Muazzama ve Ravza-i Mutahhara gibi mukaddes mekânların ince bir sanat zevkiyle resmedildiği minyatürlü tasvirler, hafızamızda kutsalın estetikle buluştuğu nadide bir miras olarak yer almaktadır. Sergilenen nadide eserlerin önemli bir bölümü, bu vesileyle ilk defa gün yüzüne çıkarılmakta; böylece ziyaretçilerimize yalnızca bir yolculuğun izlerini değil, ilmimizin, sanatımızın ve inanç hafızamızın asırlar boyunca nasıl taşındığını belgeleyen canlı bir miras sunulmaktadır. Bu sergi, geçmişin hafızasını bugüne taşıyarak medeniyetimizin ilim, kültür ve sanatla yoğrulmuş ruhunu yeniden idrak etmemize vesile olmaktadır.”

Konuşmasında kurumsal gelişmelere de değinen Bakan Ersoy, Türkiye Yazma Eserler Kurumu’nun bu yıl 15. yılını kutladığını hatırlattı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyonuyla kurulan kurumun, bugün yaklaşık 500 uzmanla dünyanın en büyük yazma eser kuruluşu hâline geldiğini söyledi. Ersoy, kurumun yalnızca koruma değil, aynı zamanda kataloglama, restorasyon ve dijitalleştirme süreçlerinde de öncü bir rol üstlendiğini ifade etti.

Konya Büyükşehir Belediyesi’nden devralınan Koyunoğlu Koleksiyonu’ndaki yaklaşık 12 bin eser ile Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden alınan 5 binin üzerindeki eserin kuruma kazandırıldığını belirten Ersoy, ayrıca Türk ve İslam Eserleri Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzesi ve Mevlana Müzesi’ndeki yazmaların devriyle ilgili çalışmaların sürdüğünü bildirdi.

1.Uluslararası Yazma Eser Sempozyumu Türkiye’de düzenlenecek

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla Kadir Gecesi’nde kurulan Yazma Mushaflar Dairesi Başkanlığı hakkında da bilgi veren Ersoy, bu yeni yapının Mushaf tarihi çalışmalarını hem Türkiye’de hem de İslam dünyasında daha sistematik hâle getireceğini kaydetti. “Bu birim, binlerce yıllık Mushaf mirasımızın araştırılması ve neşrine öncülük edecektir.” dedi.

Kurumun kültürel ve bilimsel etkinliklerine de değinen Ersoy, bugüne kadar 60’tan fazla sergi ve programın hayata geçirildiğini, “Sultanların Mushafları”, “Yazma Eserlerde Ebru”, “Huzur Dersleri” ve “Ramazâniyyeler” gibi etkinliklerin bu alana yeni bir soluk getirdiğini söyledi. Yakında düzenlenecek I. Uluslararası Yazma Eser Sempozyumu’nun ise Türkiye’nin bu alandaki birikimini dünyaya sunma fırsatı yaratacağını aktardı.

Dijital erişim 15 Haziran’da başlıyor

Yazma eserlerin kataloglanması ve dijitalleştirilmesi çalışmalarının tamamlandığını anlatan Ersoy, Türk ve İslam Eserleri Müzesi ile İstanbul Arkeoloji Müzesi koleksiyonlarındaki eserlerin 15 Haziran itibarıyla yek.gov.tr adresinden dijital olarak erişime açılacağının müjdesini verdi.

Konuşmasını kültürel süreklilik vurgusuyla tamamlayan Ersoy, “Kültür bir hafızadır, medeniyet bir hafızanın devamlılığıdır. Yazma eserler ise bu hafızanın canlı tanıklarıdır. Bu değerli mirasımıza sahip çıkmak, gelecek nesillere aktarmak ve kültürel sürekliliğimizi temin etmek bizim en büyük sorumluluğumuzdur. Bu vesileyle, serginin hazırlanmasında emeği geçen tüm uzmanlarımıza, restoratörlerimize ve kurum çalışanlarımıza şükranlarımı sunuyorum.” ifadelerini kullandı.

İstanbul Valisi Davut Gül ise yaptığı konuşmada Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'a İstanbul’da gerçekleştirilen kültür sanat etkinlikleri için teşekkür ederek "Bir günümüz bir önceki günden daha fazla etkinlik ile geçiyor. Devam eden projeler hayata geçtiğinde daha iyisi olacak. Bu sergide de bizim inancımızın gereği gidilen hacda iletişim yokken, ulaştırma imkanları çok kısıtlıyken yapılanların kayda dökülmesi ve Yazma Eserler Başkanlığı olarak bunu bugün bizlere bir kez daha hatırlatması çok kıymetli. Allah isteyen herkese hac nasip etsin." dedi.

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Dr. Coşkun Yılmaz, hac yolculuğuna çıkar gibi heyecanlı olduğunu söylerek, "İlk defa bu sergiyle üç asır önce, beş asır önce hac için yola çıkan, üç ay, altı ay, dokuz ay yürüyerek alt sırtındaki kervanlarla yol kateden insanların haç hikâyelerini, hatıralarını ve isimlerini buraya taşıyoruz." ifadelerini kullandı.

Programın ardından Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul Valisi Davut Gül, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Dr. Coşkun Yılmaz ve davetliler sergiyi gezerek eserler hakkında bilgi aldı

Kaynak: HABER7.COM