
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Türkiye Basın Federasyonu tarafından düzenlenen “Anadolu Sohbetleri” programı kapsamında gazetecilerle bir araya geldi. Programda özellikle “Terörsüz Türkiye’ye geçiş süreci”, “hukuki düzenlemeler” ve “demokratikleşme” başlıklarına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunan Uçum, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Uçum, ‘Terörsüz Türkiye’ye Geçiş Süreci’nin demokratikleşmeyi güçlendireceğini belirterek, “Terör tehdidi ortadan kalktıkça demokratik alan genişler” dedi. Uçum, toplantıda gazetecilerin sorularını da yanıtlayarak, geçtiğimiz yıl 1 Ekim 2024’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yasama yılı açılış konuşmasıyla başlayan sürecin üzerinden 13 ay geçtiğini hatırlattı ve bu dönemde Türkiye’nin terörle mücadelede tarihi bir aşamaya ulaştığını söyledi.
BİR YILDA TÜRKİYE ÇOK ŞEY KAZANDI
Uçum, sürecin başlangıcına atıfta bulunarak, “1 Ekim 2024’te başlayan bu süreçte, 50 yılı aşkın geçmişi olan bir terör örgütü kendini feshetti. Silah bırakma kararı aldı. Örgütün kurucusu Abdullah Öcalan da 27 Şubat deklarasyonuyla Türkiye açısından bağımsızlık, özerklik veya kültürel hesap iddiası olmayacağını açıkladı” dedi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, bu gelişmelerin ardından Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde güvenlik ortamının köklü biçimde değiştiğini, sistematik terörün sona erdiğini ve insanların artık geleceğe daha umutla baktığını söyledi. Bu sürecin en önemli sonuçlarından birinin de toplumsal ve siyasal birikimin güçlenmesi olduğunu söyleyen Uçum, “Artık daha önce konuşulamayan konular tartışılabiliyor. Bu, Türkiye’nin fikri ve siyasal olgunluğunu gösterir. Sürecin zaafa uğradığı yönündeki değerlendirmeler isabetli değil. Türkiye, terörsüz bir geleceğe adım atıyor” diye konuştu.
GEÇİŞ SÜRECİ ÖZEL VE GEÇİCİ BİR HUKUK DÜZENLEMESİYLE YÜRÜTÜLMELİ
Uçum, terör örgütünün kendini feshetmesiyle başlayan sürecin “Terörsüz Türkiye’ye geçiş süreci” olarak adlandırıldığını belirterek, bunun yalnızca terörün tasfiyesi ve örgüt mensuplarının topluma entegrasyonuna odaklı olduğunu vurguladı. Uçum, “Bu süreç, ne bir af sürecidir ne de genel infaz hukuku düzenlemesidir. Türkiye’de genel af veya infaz indirimi gündemde değildir. Yapılması gereken, yalnızca bu farklı duruma özgü, geçici bir özel kanun çıkarmaktır” ifadelerini kullandı.
Bu kanunun anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olmayacağını, aynı durumda olmayanlara farklı kuralların uygulanabileceğini ifade eden Uçum, “Kendini feshetmiş bir örgütle ilgili özel bir durum söz konusudur. Bu da özel bir düzenleme gerektirir. Ancak bu düzenleme tamamen anayasal çerçeve içinde yapılmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Uçum, çıkarılacak olası kanunun “geçicilik” esasına dayanması gerektiğini de belirterek, “Belirli bir süre içinde başvuranlar bu kanunun sağladığı imkanlardan yararlanır. Süre bittikten sonra ise normal hukuk süreçleri işler. Bu, adalet ve eşitlik ilkelerine uygun bir yöntemdir” şeklinde konuştu.
MECLİS KOMİSYONUNUN ÖCALAN İLE GÖRÜŞMESİ İHTİYACI OLABİLİR
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun, sürecin hukuki çerçevesini belirlemek üzere çalışmalar yürüttüğünü hatırlatan Uçum, bu komisyonun hazırlayacağı raporun son derece önemli olacağını söyledi.
Komisyonun, üç temel başlıkta çalıştığına dikkat çeken Uçum, “Dinleme faaliyetleri, geçiş dönemine ilişkin hukuk raporu ve demokratikleşme perspektifi. Bu rapor, Meclis açısından güçlü bir referans olacaktır. Belki de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bugüne kadar çıkardığı en kapsamlı düzenlemelerden biri olacak” sözlerini sürdürdü. Uçum, bu bağlamda Meclisteki komisyonun Öcalan ile görüşmesine ihtiyaç olabileceğini belirterek, “Niçin görüşme yapılıyor denmesi doğru değil…” açıklamasını yaptı.
ANAYASAYA AYKIRI HİÇBİR UNSUR OLAMAZ
Uçum, geçiş süreciyle ilgili yürütülecek tüm çalışmaların mevcut anayasal çerçeve içinde kalması gerektiğini vurgulayarak, “Anayasanın ilk dört maddesi, 42. ve 66. maddeleri tartışma konusu olamaz. Vatandaşlık tanımı veya anadille ilgili düzenlemeler bu sürecin parçası değildir. Geçiş süreci hukuku, yalnızca ceza, entegrasyon, ekonomik ve sosyal boyutları kapsar” dedi. Bu noktada kamuoyunda yapılan yanlış yorumlara dikkat çeken Uçum, “fikri sabotajlara karşı dikkatli olunması gerektiğini” söyledi. Uçum, “Bazen bilinçli, bazen de farkında olmadan yapılan dezenformasyonlarla süreç saptırılmaya çalışılıyor. Oysa bu süreç, Türkiye’yi terörden tamamen kurtarmayı amaçlayan sınırlı ve kontrollü bir politikadır” diye konuştu.
MAKSİMALİST TALEPLER GEÇİŞ SÜRECİNİN KONUSU DEĞİL
Uçum, sürecin niteliğine ilişkin kamuoyunda dile getirilen bazı “maksimalist taleplerin” geçiş süreciyle ilişkilendirilmesinin doğru olmadığını belirterek sözlerine şöyle devam etti; “Bu süreç, Kürt sorununun çözümü için değil, terörsüz Türkiye’ye geçiş için yürütülüyor. Terör örgütü veya onun lideri, bütün Kürtlerin temsilcisi değildir. Bu nedenle sürecin aktörleri sınırlıdır. Demokratikleşme ya da yeni anayasa tartışmaları bu sürecin dışında yürütülmelidir.”
TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ ASKIDA DEĞİL
Uçum, toplantıda Türkiye’de demokrasinin gerilediği yönündeki eleştirileri reddetti. Uçum, “Türkiye’de en keskin muhalefet tarzları serbestçe uygulanabiliyor. Cumhurbaşkanına dahi açıkça eleştiri getirilebiliyor. Bu, demokrasinin gücünü gösterir. İki yıl önce cumhurbaşkanlığı seçiminde halk ikinci tura bıraktı. Askıdaki bir demokraside bu olur mu?” ifadelerini kullandı.
Uçum ayrıca, yargı süreçlerine yönelik eleştirilerin “hukukun işleyişini hedef almak” anlamına geldiğini savunarak, “Savcıların görevi suç iddialarını soruşturmaktır. Yargının işlemesi demokrasiye zarar vermez, tam tersine onu güçlendirir. Eğer bir kişi kendine yöneltilen iddiaların haksız olduğunu düşünüyorsa, bunu yargı sürecinde kanıtlar. Türkiye’de adil yargılanma hakkı tüm unsurlarıyla mevcuttur” değerlendirmesinde bulundu.
CHP’DEKİ DAVA SÜRECİYLE İLGİLİ AÇIKLAMA
Uçum, CHP’de devam eden dava süreci ve bu süreçle ilgili hukuki tartışmalara ilişkin yorum yapmanın zorluklarına dikkat çekti. Uçum, herkesin kendi hukuk alanı içinde değerlendirme yapması gerektiğini vurguladı. Uçum, “Yürüyen süreçler var. Hukuki açıdan esas ve usul bakımından farklı mercilerin ele aldığı kriterler farklıdır. Bu farklılıkları hemen bir çatışma olarak görmek doğru değil. Herkes kendi mecrasında, kendi hukuk sistemi içinde değerlendiriliyor” dedi.
HİÇBİR UÇAK HAVADA KALMAZ, SÜREÇ KENDİ MECRASINDA TAMAMLANIR
Açıklamasının sonunda CHP’deki yargı süreçlerinin mutlaka tamamlanacağını vurgulayan Uçum, sözlerini şöyle tamamladı;
“Burada bir uyumsuzluk var mı? Var. Ama bu uyumsuzluk süreçler tamamlandığında giderilecektir. Hiçbir uçak havada kalmaz, önemli olan onu nasıl indireceğinizi bilmektir.”
Kaynak: HABER7.COM
#ESHAHABER.COM.TR #haber #gündem #sondakika #news #press #worldnewsEditor : EshaHaber01