Politika

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ; AYDIN HALKININ İRADESİNE SİYASİ İHANET EDİLDİ

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, İl Başkanı Tarık Aydın ile birlikte Efeler Otel’de Basın Mensuplarının sorularını yanıtladı.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ; AYDIN HALKININ İRADESİNE SİYASİ İHANET EDİLDİ
24-10-2025 19:10
24-10-2025 19:08
AYDIN
Google News

AYDIN HALKININ İRADESİNE SİYASİ İHANET EDİLDİ

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, İl Başkanı Tarık Aydın ile birlikte Efeler Otel’de Basın Mensuplarının sorularını yanıtladı.

Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın Aydın’daki Zafer Partisi standına gerçekleştirilen saldırı hakkında gelen soruya verdiği cevap:

“Konu biliyorsunuz, polise ve yargı makamlarına intikal etti. Saldırganlarla ilgili güvenlik güçleri ve yargı gerekeni yapacaktır. Burası dağ başı değil, aydın, medeni bir şehrimiz. Ve sevgili Aydınlılar da böyle sokak ortasında yapılan saldırılardan çok rahatsızlık duyduklarını ifade ettiler. Bunu da görüyoruz. Değerli Aydın basınını da benim inceleme fırsatım oldu. Basın da gereken tepkiyi ortaya koydu. Onun için Aydın basınına da Aydın Emniyet Müdürlüğü’ne de yargıya da teşekkürlerimizi iletiyoruz. Bunun dışında çok üzerinde durulacak bir konu değil.”

Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın İYİ Parti ile ittifak hakkında gelen soruya verdiği cevap:

“Sadece Müsavat Bey'le buluşmuyoruz. Birçok siyasi parti genel başkanıyla bir araya gelme şansımız oluyor. Müsavat Bey de çok değerli bir arkadaşımız. Uzun yıllardan beri tanışıyoruz. Bir süre Milliyetçi Hareket Partisi'nde bir süre de İYİ Parti’de birlikte siyaset yaptık. Ve Türkiye'deki seçim sistemi bütün siyasi partileri seçim öncesinde kurulmuş ittifaklara zorluyor. Biz de geçen seçim bir ittifak yapmıştık. İYİ Parti de başka partilerle ittifak yapmıştı. Bu seçim de muhakkak hem iktidar hem muhalefetteki partiler yeni ittifak arayışları içerisinde olacaklardır. Bizim henüz gündemimizde yok ve görüştüğümüz partilerin de şu anda gündeminde ittifak yok onu söyleyeyim. Bu ittifaka karşı olmak anlamında değil. Bugünün gündemi değil sadece ama sonuçta ittifakların olacağını ben de düşünüyorum. Nasıl olur? Onu zamanı geldiğinde hep birlikte görürüz.”

Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın Özlem Çerçioğlu hakkında gelen soruya verdiği cevap:

“Aydın halkının iradesine siyasi bir ihanet edildiğini düşünüyorum ben. Ve bunu da Türkiye'nin yaşadığı olağanüstü şartlar ve düşman ceza hukuku uygulamalarından bağımsız düşünmemiz mümkün değil. Özlem Çerçioğlu dün Cumhuriyet Halk Partisi'nin önünden geçerken tesadüfen Büyükşehir Belediye Başkanı olmuş bir kişi değil. 23 seneden beri Cumhuriyet Halk Partisi'nde Milletvekilliği, Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış. Yani yaşamının çocukluğunu çıkartırsanız çok büyük bir bölümünü, belki yüzde 80'ini, Cumhuriyet Halk Partisi çatısı altında geçirmiş ve bu sürenin de tamamında yani 2002 sonrasında Adalet ve Kalkınma Partisi'nin temsil ettiği politik zihniyetle ters düşmüş, onunla mücadele etmiş diyelim. Çünkü Cumhuriyet Halk Partili olarak bir siyasetçi bir gün içerisinde AK Parti'ye geçiyorsa bunu siyasetin ve hayatın normal akışı içerisinde izah etmemiz mümkün değildir.

Durum bu ve Türkiye'de Özlem Çerçioğlu’nun istifası sadece bir Aydın meselesi, Aydın'da bir Büyükşehir Belediye Başkanının istifası değil, Türkiye'de siyasetin hukuki görünümlü araçlarla aynı zamanda yeniden yapılandırılması döneminin bir parçası olarak görüyor ve değerlendiriyoruz. Çok üzücü buluyoruz. Ben insan hayatının sadece biyolojik hayatla sınırlı olmadığını, insanların biyolojik hayatları sona erdikten sonra da yaşamaya şu veya bu şekilde devam ettiklerini düşünürüm. Ve biyolojik hayatınız sona erdikten sonra yaptıklarınızı anılarak yaşarsınız ve o anılarak yaşama da çok önemlidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi anılarak yaşamak da var, başka türlü anılarak da yaşamak var.”

Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik kriz hakkında gelen soruya verdiği cevap:

“Ekonomik bir kriz değil, ekonomik bir buhranla karşı karşıyayız. Dar gelirli ki bunun içinde asgari ücretli var ve bunun içerisinde 16 milyon emekli, dul ve yetim var. Yani sayıyı toplarsak 30 milyondan fazla insandan bahsediyoruz. Milli gelirden aldıkları pay 8 seneden bu yana azalıyor. Yani küçük bir azınlığın gittikçe zenginleştiği, lüks tüketime kaydığı, lüks tüketimin ve lüks tüketimi oluşturan malların ithalatının arttığı ama öte yandan dar gelirlilerin açlıkla sınandığı bir Türkiye'de yaşıyoruz.

İnsanlar pazarlara çok geç saatte gelip fiyatların ucuzlamasını veya atılanları toplamayı bekliyorlar. İnsanlar pazar torbalarını doldurmadan pazardan ayrılıyorlar. Ekonominin geldiği noktayı göstermesi açısından Erdoğan'ın TOKİ’ye kiralık ev yapılması talimatını verdiğini hatırlayalım. Eskiden TOKİ satmak için ev yapardı ama şimdi insanlar da para kalmadıysa satın alamadıkları için, devlet ev kiralayacak bunun için ev yapacak ve bankaların da kira kredisi vereceği söyleniyor. Eskiden ev satın almak için kredi verirlerdi. Böyle bir ortamda yaşıyoruz.

İktidarın enflasyonu düşürme dışında hiçbir hedefi yok ama enflasyonu da düşüremiyor. Çünkü bir taraftan da insafsızca para harcanmaya devlet tarafından devam ediliyor, iktidar tarafından devam ediliyor. 4-5 maaş alanlar o maaşları almaya devam ediyorlar, o yüksek hakkı huzurları almaya devam ediyorlar ama üniversitelerden mezun olan öğretmen adaylarımızın da yüz binlercesi işsiz kalmaya devam ediyor. Özetle büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyayız, liyakatsizlikle karşı karşıyayız ve Türk sanayisi ağır bir krizden geçiyor. Tekstil sektörünün çökeceğine dair açıklamalar tekstil sektörünün önde gelen isimleri tarafından yapılıyor.

Dün İzmir'de bir tekstil fuarını ziyaret ettim ve fuarda bana söylenilen şey oraya getirilen kumaşların yüzde 80'inin ithal kumaşı olduğuydu. Bir tekstil ülkesinde yaşıyoruz güya ama 200 tane fabrikamız Sisi'nin Mısır'ına gitmiş, 5 milyar dolarlık bir yatırımı oraya götürmüşler. 375 bine yakın tekstil işçisi işlerini kaybetmişler. En son Colin’s Aksaray'da kapattı 2 bin 500'e yakın işçiyi işten çıkararak. Bunlar büyük rakamlar, çok büyük rakamlar.

İş dünyası bütün bu ağır buhranın içerisinde konuştuğumuz zaman ekonomik krizden daha önce yaşanan hukuk krizinden bahsediyor. Çok ağır koşullarda ama hukuk diyor. Çünkü hukuksuzluk da insanların malına, mülküne, tapusuna el koymada olağanüstü kolay şekilde gerçekleşiyor. Böyle bir ülkeye yabancı yatırım da doğal olarak gelmiyor. Ve Türk iş dünyası yabancı ortaklarıyla veya yabancı partnerleriyle bir ticaret süreci içerisine girdiğinde muhataplarının hukukla ilgili eleştirilerine cevap verebilecek durumda değiller. Bu da Türkiye'den büyük bir sermaye kaçışına neden oluyor tekstil dışında da.

Son günlerde iktidarın değişik holdinglere, bunların bazıları da yandaş holdingler operasyon başlattığını gördük. Bu holdingler ne zaman kuruldu? Bu suç olduğunu söyledikleri eylemleri ne zaman gerçekleştirdiler? Zafer Partisi’nin iktidarında mı? Hayır AK Parti iktidarında gerçekleştirdiler. Nasıl müsaade ettiniz buna? Şimdi bir holding var, bir başka holdingden televizyon satın almış. Televizyon satın alırken devletin bütün güvenlik ve istihbarat kurumları bu adamlar temiz diye rapor vermiyor mu? Bu adamlar televizyon satın aldıktan sonra mı kirlendiler daha önce de mi kirliydiler? Daha önce kirliydilerse devlet nasıl temiz raporu verdi? Özetle tam bir hukuk kaosu, devlet krizi ve ekonomik buhran birlikte yaşanıyor.”

Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın KKTC’de gerçekleşen seçimler hakkında gelen soruya verdiği cevap:

“Seçimlerden önce adaya giden ve adada üç gün çalışan tek genel başkan bendim ve güçlü de bir ekiple gittim. Eski Kıbrıs'tan sorumlu Devlet Bakanı ve Dışişleri Bakanımız Prof. Dr. Şükrü Sina Güler ve Parti Sözcümüz Kıbrıs'ta okumuş ve yıllarca çalışmış Azmi Karamahmutoğlu Bey'le gittik. Yani adanın sorunlarına tarihsel derinlik içerisinde hâkim olan bir ekiple adadaydık. Ada siyasetini bilen bir ekiple adadaydık.

Size samimiyetle şunu söylüyorum arkadaşlar: adaya gitmeden önce AK Parti'nin Ersin Tatar'ı desteklemediğini bilerek giderek gittik. Azmi Bey beni aradı adaya gitmeden üç gün önce. ‘Genel Başkanım birlikte gidiyoruz heyetle adaya. Biz Ersin Tatar'ı ve iki devletli çözümü destekleyeceğiz ama iktidarın AKP’nin Ersin Tatar'ı desteklemediğini adadaki bütün tanıdıklarım ifade ediyorlar’ dedi. Ben de buna rağmen bizim meselemizin Ersin Tatar değil bağımsız KKTC ve iki devletli çözüm olduğunu ifade ettim. Adaya gittiğimiz zaman ada siyasetinin ve ekonomisinin önemli isimleriyle de temasta bulunduk. Onların da söyledikleri şey, bakın çok net söylüyorum onların da söyledikleri şey, AK Parti burada Ersin Tatar'ı gerçekten desteklemiyor. Desteklermiş gibi görünüyor dediler ve biz bunu döndüğümüzde divanda arkadaşlarımızla konuştuk. Kamuoyuyla paylaşıp paylaşmamayı tartıştık. Ama seçim öncesinde yeni bir spekülasyona yol açmamak için seçimin sonunu beklemeye karar verdik. Ve seçimler biter bitmez de bunu kamuoyuyla paylaştım.

Kıbrıs'ta Kıbrıs halkının meşru iradesi seçimde tecelli etmiştir. Buna saygı duyuyoruz. CTP'nin adayı seçilmiştir. Kendisine de başarılar diliyoruz. Bu başarı iki devletli çözüm çerçevesinde bir başarıdır elbet. Federasyon görüşmelerinin beyhude olduğunun 50 senede anlaşılmış olması gerekiyor. Ve Türk halkının artık bir daha bir belirsizlik içerisine sürüklenmeden kendi bağımsız devletine inanç duyarak yola devam etmesi gerektiği inancındayız. “

Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın yolsuzlukla suçlanan Merkez Bankası Genel Başkan Yardımcısı hakkında gelen soruya verdiği cevap:

“Değerli kardeşim herhalde siz Merkez Bankası Başkan Yardımcısı olsaydınız ve sizin imzanız #Türk parasının üzerinde olsaydı ailenize bırakacağınız en büyük miras ve onur kaynağı bu olurdu. Çocuklarınız ve torunlarınız gelecek 10 yıllarda bizim babamızın imzası Türk lirasının üzerinde var diye övünç duyarak gösterirlerdi. Özetle demek istediğim şudur ki bu zatı anlamak mümkün değil. Türkiye Cumhuriyeti sana böyle bir onurlu görev vermiş. Türk lirasının üzerine imza atıyorsun. Yani hazineyi emanet ettiğimiz adamların hazineyi soyduğu iddiasıyla karşı karşıyayız. Şimdi başka itirafçılar çıktı Merkez Bankası'nda. Yurt dışında nasıl Singapur'da vesaire çip fabrikası kurmuşlar ve dolandırıcılık yapmışlar itirafçıların söylediğini basında çıktığı kadarıyla aktarıyorum. Özetle devlet krizi derken yozlaşmayı, talanı, soygunu, devlet kaynaklarının insafsızca harcanmasını, çalınmasını bunların hepsini kastediyoruz. Bu kirli sürecin bir parçası yine burada görüyoruz ne yazık ki.”

ESHAHABER.COM.TR


Editor : BİROL ÖZ
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Hava Durumu
Yol Durumu
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA
ÇOK OKUNANLAR
ANKET TÜMÜ
PUAN DURUMU TÜMÜ
TAKIMOPuanAV.
1Galatasaray925+18
2Trabzonspor920+8
3Fenerbahçe919+8
4Gaziantep FK917+1
5Göztepe916+8
6Beşiktaş916+4
7Samsunspor916+4
8Alanyaspor913+2
9Konyaspor911+1
10Antalyaspor910-5
11Çaykur Rizespor99-3
12Kasımpaşa99-3
13Gençlerbirliği98-4
14Eyüpspor98-5
15Kocaelispor98-6
16Başakşehir FK97-2
17Kayserispor95-14
18Fatih Karagümrük93-12
wordpress hosting Backlink Paketleri Evden Eve Nakliyat www.cyberroboticcenter.com Eşya Depolama