
Dünya genelinde sulak alanlar, hızla yok oluyor. Bu durum, ekosistemler için ciddi bir tehdit oluştururken, 1970'ten bu yana, küresel sulak alanların yüzde 35'inin kaybedildiği belirlendi. Bu geniş çaplı kayıp, iklim değişikliğiyle mücadele, biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşma çabalarını da tehlikeye atıyor.
Dünya Çölleşme Günü dolayısıyla ortaya konan veriler hem Türkiye’de hem de Dünya genelinde alarm zillerinin çalmasına neden oluyor. Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan son raporlar ise durumun vahametini ortaya koyuyor. Son raporlara göre, Türkiye'de 131 sulak alan koruma altına alındı. Bu alanların yüzde 59'u "ulusal önemi haiz sulak alan", 58'i ise "mahalli önemi haiz sulak alan" olarak ilan edilirken, söz konusu alanların toplam büyüklüğünün 1 milyon 186 bin 466 hektar olduğu vurgulandı.
Bu dramatik gerileme, yalnızca ekolojik değil, aynı zamanda sosyoekonomik ve iklimsel riskleri de beraberinde getiriyor.2025 itibarıyla Türkiye'deki sulak alanların toplam potansiyel büyüklüğü yaklaşık 2,5 milyon hektar olarak hesaplanıyor. Bu kaybın büyük kısmı 1980 sonrası hız kazanırken, özellikle Konya Havzası, Gediz Deltası ve Burdur Gölü çevresindeki alanlar kritik risk altına girdiğine dikkat çekiliyor.CANLI YAŞAMIN YÜZDE 40’I
2025 yılı itibarıyla Türkiye'de sulak alanların durumu, çevresel sürdürülebilirlik açısından ciddi endişeler yaratırken söz konusu raporlarda “Son 50 yılda, ülke genelinde yaklaşık 1,3 milyon hektar sulak alan kaybedilmiş, bu da yaklaşık üç Van Gölü veya iki Marmara Denizi büyüklüğünde bir alanı ifade etmektedir” bilgisine yer veriliyor. Sulak alanlar, göller, nehirler, bataklıklar, turbalıklar, mangrov ormanları ve mercan resifleri gibi çeşitli ekosistemlerin dünya kara yüzeyinin yaklaşık yüzde 6'sını oluşturduğu belirtilirken tüm bitki ve hayvan türlerinin yüzde 40'ının bu alanlarda yaşadığı kaydediliyor.
BİR MİLYAR KİŞİ BAĞIMLI
Dünya genelinde bir milyardan fazla insan geçim kaynakları için sulak alanlara bağımlı olduğunu vurgulandığı raporda bu ekosistemlerin, karbon yutakları olarak da kritik bir rol oynadığı ifade ediliyor. Bu durum için “Mangrov ormanları tropikal yağmur ormanlarından 55 kat daha hızlı karbon depolayabilirken, turbalıklar kara üzerindeki tüm karbonun yüzde 30'unu depolar” deniliyor.
AŞIRI KULLANIM
Pek çok kuruluşun raporlarında sulak alanların hızla yok olmasının başlıca nedenleri arasında yanlış tarım uygulamaları, iklim değişikliği, şehirleşme ve su kaynaklarının aşırı kullanımı gösterilirken, “Bu faktörler, suyun kalitesini düşürerek ve habitatları tahrip ederek sulak alanların ekolojik dengesini bozuyor” deniliyor.
Dünya genelinde her yıl ortalama yüzde 1 oranında sulak alan kaybı yaşandığı belirtiliyor. Bu da her iki saatte bir futbol sahası büyüklüğünde sulak alanın yok olduğu anlamına geliyor.
BM DİKKAT ÇEKİYOR
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, sulak alanların önemine dikkat çekmek amacıyla "Dünya Sulak Alanlar Günü" ilan etti. BM önlemleri arasında sürdürülebilir tarım uygulamalarının teşvik edilmesi, su yönetiminin iyileştirilmesi ve sulak alanların yasal koruma altına alınması bulunuyor. Ayrıca, toplumun sulak alanların değeri konusunda bilinçlendirilmesi ve bu alanların ekosistem hizmetlerinin tanıtılması da büyük önem taşıyor. Sulak alanların korunmasının, sadece biyoçeşitliliğin sürdürülmesi için değil, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadele ve insan sağlığı için de hayati öneme sahip olduğu vurgulanıyor.
Sapanca Gölü alarm veriyor!
Kaynak: HABER7.COM
#ESHAHABER.COM.TR #haber #gündem #sondakika #news #press #worldnewsEditor : Eshahaber